20090513

geridönüş-mek

Geri dönüşümün arifesindeyim.

Yaban memlekette geçen 3-5 ayın sonunda geri dönmenin heyecanı sarmaya başladı içimi. Hergün en az 1 kere en çok özlediklerimi düşünürken buluyorum kendimi. 

Bugün tersten düşünüp yurt sathına yayılınca buralardan en çok neyi özlerim diye de düşündüm. Bir liste yaptım kafamda. Kısa da sayılmaz hani, ama bugün birini yazmak istiyorum. 

Geridönüşüm kutularını ve büyük bir özenle ayırıp istiflediğim çöpleri özleyeceğim. Çöplere olan bu yakın alakam memlekette başladı fakat buradaki saadeti orada asla yakalayamadım. Nedenlerini şöyle anlatayım: 

En başta, geridönüşüm için ayrılan çöplerin ne yapılacağı sorunu baş gösterdi. Camları mahallede bulunan ÇEVKO kumbarasına kadar taşımak en kolayı da kağıtlar ve plastikler ne olacaktı? Bunları toplayıp Lokman Hekim Vakfına** vakfetmek için evvela sıkı bir internet araması, telefon trafiği ve randövü stresi yaşamak gerekti. Sonunda 2 çarşambaya 1 gelip almaları üzerine anlaşıldı da gönül huzura erdi. Tabi 3. çarşambaya gelince bizi unutmalarına kadar. 

Sonraki adım, ayrılan çöpleri muhafaza etmek ve biriktirmek sorununu çözmekti. Evin balkonuna koydum, gelen misafirin göz zevkini rahatsız etti. Oradan alıp evin kedisine tahsis edilmiş tuvalete koymamla kedimizin haleti ruhiyesi bozuldu. 1-2 haftaya kalmadan benim çevre bilincim eve gelen temizlikçi teyzenin tertip-düzen sevdası ve hijyen aşkıyla sessiz bir sinir harbine tutuştu. İkimiz de temiz bir dünya istiyorduk oysa ki. 

Nihayetinde, bu kadar baskıya katlanamayıp "amaaan, nasıl olsa İstanbul'un cefekar çöp toplayıcıları bu işi yapıyorlar", "hem de para kazanıyor zavallılar" gibi laflarla vicdanımı rahatlatıp çevreci bilincimi, geri dönüşüm aşkımı cici çöp kovamıza gömdüm. Üstüne o gün okunan gazeteyi ve efkarla içilen bira tenekesini, biten sütün kartonunu da atarak umursuz hayatın huzuruna daldım. Benim geridönüşüm hikayem böyle bitti İstanbul'da.

Buraya gelmemle de içimdeki dönüştürme aşkı yeniden alevlendi. Bunun için çok fazla şeye de gerek yok zaten. Bu aşkı filizlendirmek için belediye her eve 2 çöp kovası vermiş bile: siyah kova mutfak çöpleri için, yeşil kova geridönüşebilen çöp için. Söylemesi ayıp evin 1 sokak altında da 5 konteynırlı bi geri dönüşüm alanı var. Şişeler renklere göre ayrılıyor, kağıtlar çeşidine göre, ve eski giysiler de kırmızı kumbaraya....Cennet bu olsa gerek diyerek tekrar aşkla sarıldım ayırıp istiflemeye, evde kimse sallamasa da ben şişeleri mütemadiyen renklerine göre kumbaralara taşıyorum şimdi. Kimse farkına varmasa da benden mutlusu yok, ayırdıkça ayırasım geliyor. 

Batı medeniyetini methederek kendininkini yerme meraklılarına her daim kıl olduğum için mevzuyu geri kalmışlığımıza falan bağlamayacağım. Ben de farkındayım 10 milyonluk İstanbul ile 100 binlik Exeter şehrinin karşılaştırma kaldırmayacağının, ama "bu kadar zor olmasaydı keşke beah" demekten de alamıyorum kendimi. Ben de evimde çöpümü ayırma, şişelerimi rengine göre istifleme zevkini tatsaydım keşke delice. Neyse, kabullendim artık, İstanbul belediyesinin yeni yatırımlarla teknolojisini yenilediği, dönüşecek çöpleri ötekilerden ayıran çöp işleme tesislerine teslim ettim vicdanımı.*** İstifleme zevki içimde ukte kalsa da... Arada bir çöp karıştıranlara fayda olsun diye ayırıverdiğim 1-2 şişeden öte gitmez artık benim geridönüşüm girişimim.  

** Gönüllü çevre kuruluşu. Sadece geridönüşümden kazandıkları gelirle Gebze'de tam teşekküllü 25 yataklı hastane kurmuşlar, ihtiyaç sahiplerini ücretsiz tedavi ediyorlar.

*** Duyduğuma göre belediyenin gayet iyi işleyen bir çöp ayırma sistemi varmış fakat yalnız 1 TEK şeyi ayıramıyorlarmış, yeşil renkli cam soda şişelerini. Bu şişelerin boyutu eleklerin deliğinden geçecek kadar ufak olduğundan başlarına dert oluyormuş bu minik yeşil şişeler. Dönüşümle mönüşümle işiniz hiç olmasa bile hayatta, bu şişeleri en azından kumbaralara atsanız keşke. Ama biliyorum, çok zor İstanbul'da, onca dert-tasa arasında, bi ufak yeşil şişe de dert mi... Belediye de elekleri biraz daha küçük yapıverseymiş ya canım. Neyse çöp toplayıcılar ayırır nasıl olsa...

Hiç yorum yok: