20070425

indragandi.com

Yeni takıntım internette “bir gün-bir ürün” sitelerinde gezip bakınmak.
Hem uygun fiyata arananları bulmak hem de hiç aklıma gelmeyecekleri, bedava verseler almayacaklarımı inceleyip bilgilenmek.
Woot.com’la başlayan yolculuğum bunun tıpkı-kopyasının Türkiye’ye –bendeistiyorum- diye taşınması ile muadili Türkçe sitelerde devam ediyor.
Bu siteler arasında bir tanesi diğerleri arasından sıyrılarak hergün bakılasılar listemde başlara çıktı bile.
indragandi.com
İlk olarak ismini saçma bulmam dolayısıyla dikkatimi çekmişti. Kötü bir çağrışım denemesi gibi gelmişti bana. Başında indir sesi çıkıyor diye...öyle zannediyorum hala...
Ama gerçek şu ki söylediğim herkeste benzer çağrışımı yapıyor ve akılda kalıyor.

Ben bu sitenin genelde teknoloji ürünlerini ve yine genelde Türkiye teknomarket fiyatlarının %15-20 daha ucuza sattığının ayrıntısına girmeyeceğim.

Ama sitenin dikkatimi çeken bir uygulaması hakkında yazmak istiyorum. Bu yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda site ilginç bir uygulama yaptı.
Web sayfasında günlük ürününü satışa sunmak yerine, UNİCEF ve NTV tarafından yürütülen “okul ekliyoruz”* kampanyasını sayfasına taşıdı.
Bu sayfa da tıpkı hergünki ürün satış sayfası gibi düzenlenmişti.
Fakat bu kez müşterilerinden bu kampanyaya SMS yollayarak destek vermelerini istiyorlardı.
Vaadleri de bu destek karşılığında müşteri tarafından yollanan ve siteye kayıt düşülen her bağışa karşılık sitenin de bir bağış yapacak olması idi. “Özetle 1 sizden 1 bizden” diyorlardı.
Bana ilginç gelen kampanya ile kurumsal hiçbir bağı olmayan ticari bir internet sayfasının girişimi ve bu girişime yanıt veren 100’e yakın insan oldu.
Sanal dünyada yaratılan bu duyarlılık ve güven ortamı gerçek dünyada artık kaybetmeye başladıklarımızdan oldu çoktan.
Düşünün bir kere hiç tanımadığınız biri size gelse böyle bir istekte bulunsa delirmiş der, döner arkamızı giderdik herhalde.
Yapılan araştırmalarda kişilerarası güvensizlik Türkiye’de en ciddi sorunlardan biri olarak ortaya çıkar iken indragandi.com’da yaşanan sanal güven deneyimi ilginç bir kayıt düştü 23 Nisan’a.
Benim de hoşuma gitti. İddiasız ama gerçek.

20070424

Verba volant scripta manent

Düşünmek ve yazmak üzerine yazmak.
Aklın pratiği düşünmek midir yoksa yazmak mıdır?
Akla ilk gelen “düşünmektir kuşkusuz” oluyor. Düşünmek aklın egzersizidir,doğru. Yazmak olsa olsa egsersizin ileri bir adımıdır.
Düşünmek eyleminin oluşu aklın varlığıyla eş zamanlı. O halde aklın varlığında düşünmenin yokluğunu var saymak imkansız. Eh, bu haliyle aklı harekete geçiren, işler kılan, fark edilir yapan düşünmek olmalı. Fakat düşünmek aklın pratiği midir?
Bana kalırsa düşünmek eylemi aklın varoluşunun bir parçası ve doğal sonucudur. Akla işlerlik kazandıran tartışmasız ilk eylemdir düşünmek. Bu haliyle düşünmek aklın pratiği olmaktan ziyade aklın oluşudur.
Aklın pratiği olmak bakımından yazmak düşünmeye üstün gelir. Peki, bu üstünlük nereden kaynaklanıyor?
Yazmanın düşünmeye üstünlüğü kaydedilebilir olmasıyla başlar. Düşünme eylemi yazı yoluyla fiziki ortama aktarılmış olur. Bu süreç aynı zamanda fiziksel bir pratiğin ortaya çıkış sürecidir. Fakat aklın pratiği yalnızca bununla sınırlı değildir. Aklın pratiği, düşünme eyleminin yazma yoluyla soyuttan somuta taşınması sırasında oluşan tüm süreci kapsamaktadır. Düşünme, düşündüğünü fiziksel ortama aktarma, bu aktarma sırasında yeniden düşünme, düşünülmemiş olanlar üzerine düşünme, fiziksel ortama aktarılanı okuma ve düzeltme/iyileştirme/değiştirme yoluyla bir kez daha düşünme. Burada aklın üzerinde pratik ettiği eylem yazma eylemidir. Akıl bu eylemin öznesi iken düşünme aklın yazıya giden köprüsü ya da aracıdır bir çeşit.
Böylece aklın pratiği salt düşünmede değil yazmada gerçekleşmiş olur.
Yazmanın bir başka üstünlüğü de taşıyıcı olmasıdır. Düşünme eylemi doğası gereği içsel bir eylemdir. Bu nedenle söz ya da yazı ile somutlaştırılmadıkça kişiler arasında taşınmasına imkan yokur.
Yazı söze oranla daha nesnel bir taşıma aracıdır. Söz ile bir fikrin taşınması sözü duyup nakledecek olanın düşünme süreci ile sınırlıdır. Yani söz düşünceyi taşımada sınırlı bir araçtır yalnızca. Oysa yazı kendi başına varoluşunu sürdürebilir. Söz taşınmaya muhtaç iken, yazı taşıyandır.
Yazma hem düşüncenin soyuttan somuta taşınmasında, içten dışa aktarılmasında hem de somut ortamda paylaşılmasında aklın esas pratiğidir. Diğer bir deyişle yazı aklın eyleme dönüşmüşüdür. Düşünmek bu anlamda aklın eyleme geçmekteki aracısıdır.