20090721

ben de gaste okurum ama...

Senelerdir aynı gasteyi satın alan sadık okuyucular vardır ya... Her pazar maaile gastelerini baştan sona okurlar. Baba gastenin ciddi yazarlarının karaladığı köşeleri okur, anne sadece kadın ekine bakar. Bıcırık çocuklar da öteki eklere, spor yada magazin sayfalarına bakar, hediye maketleri  keser-yapıştırır. Mutlu aile tablosu işte. 

Burada bedbaht çocukluğumundan bahsetmek değil amacım; ama benim evime düzenli bir gaste girmedi çocukken. Okuduğum tek düzenli mecmua babamın bana her ay başında getirdiği Bando dergisi, sonrasında da benim kendi harçlığımla aldığım Hey Görl dergileri oldu. Bunun dışında da babam aklına esen gasteleri getirdi muhtelif zamanlarda, onları okudum.  

Kendi gastemi alma yılları gelince önce o yılların (90ların ortası gibi) en entel görünümlü gastesini sıkıştırdım koltuk altıma. Ama gastenin "tek renkli"liğine tahammülüm tahminimden daha azmış. Muhtelif zamanlarda aklıma esen gasteleri alarak babama benzer bir yol tutturdum zaman içinde.

Ta ki internet çıkana kadar. İnternet çıkıp yeterli bağlantı hızına ulaştıktan sonra (2000lerin başı gibi) mesele çözüldü. Her gün canım hangi gasteyi isterse onu okumaya başladım. Gel zaman git zaman bu başına buyruk okumanın kendi içinde bir düzeni olduğunu farkettim. Yandaş mandaş demeden her gasteye bakarken kendime göre bir gaste yaptığımı farkettim zamanla. 

İşte benim gastemin içeriği. Her gün okuduklarım.

Hürriyette köşelenen Yılmaz Özdil üslübuna, Bekir Coşkun hezeyanına ve Fatih Çekirge görselliğine kıl olsam da Ahmet Hakan'a ve Ayşe Arman'a bakmadan geçmem. Pazar'ları da Ahmet Arsan ve Tolga Tanış keyifle okunur. 

Radikal'e torpil geçtiğim yalan değil. Yazarların çoğunu okuyorum. Oral Çalışlar, Hakkı Devrim, Cengiz Çandar, Murat Yetkin favorim. Serdar Kuzuloğlu'nu ise tek geçerim.

Milliyette Can Dündar romantizmine ve Metin Münir  realizmine kayıtsız kalamıyorum. Hasan Cemal'i de okurum. Ece Temelkuran'a zaman zaman bakıyorum.

Vatan'da Ruşen Çakır'a bakmazsam gün eksik kalmış gibi geliyor. 

Ayrıca, Taraf'ta Neşe Düzel'in röportajlarını, Cihan Aktaş'ın ve Mithat Sancar'ın yazılarını zevkle okurum. Konu ilgimi çekerse Murat Hoca'ya, Nişanyan'a, Zeki Coşkun'a, Elif Çakır'a göz atarım. 

Yeni Şafak'ta Akif Emre, Ali Bayramoğlu ve Ayşe Böhürler'i okurum; Zaman'da da Ali Bulaç'ın hastasıyım. 

"Ergenekoncu" medya ile "yandaş" medyanın görmezden geldiği hatta zaman zaman üstünü örttüğü meselelere parmağını bastığı burnunu soktuğu için bianet'e de her gün olmasa da sık sık bakarım.  

Dikkatinizi çekmiştir Sabah'a bakma alışkalığım yok. Nedenini bilmiyorum. Bazen Haşmet Babaoğlu'na bakarım o kadar. 

Bunların dışında bir de şimdi gazeteciler.com sitesine takılıyorum. Hem Ahmet Hakan'ın hem Ahmet Arsan'ın verdiği referanslar bu mecrayı işaret ediyordu. İkisi de Ahmet Yavuz diye birinden bahsediyordu. Onu da okumaya başladım artık. Bu kadar Ahmet okumak bünyeye ağır geliyor belki ama 3ünün de kafa göz dalarak benzer içeriklerde yazması medyada klonlanmış Ahmet'ler mi var endişesi doğuruyor biraz. Hayırlısı bakalım... 

Neyse işte; ben de gaste okuyorum ama bir gasteyi okumuyorum, okuyamıyorum. Eskiden dertlenirdim, yukarıdaki mutlu aile tablosuna hiç giremeyeceğim diye ama artık atlattım. Bazı pazarlar istediğim basılı kağıtları alıp istediğim yerlerini okuyorum. Ama haberleri ve fikirleri internetten topluyorum, kafama göre.